''Çocuk Amnezisi (unutkanlığı) - Bu boşluğun nedeni,biraz,yazarların eğitimleri dolayısıyla gösterdikleri alışılmış çekıngenliklerine ve biraz da bugüne dek her açıklamadan kaçmış olan psişik düzendeki bir olayda bulunur. Burda, insanların hepsi için değilse bile çoğu için yaşamların ilk altı ya da sekiz yılını kalın örtü ile saran o garip amenzi olayını amımsatıyorum . Şimdiye dek , bu amenziyi (unutma hastalığı) , hiç şaşırtmayan doğal bir olay olarak kabul etmişizdir;oysa, hiç öyle olmaması gerekirdi .Gerçekten belleklerimizde ancak bazı anlaşılmaz anı parçaları bırakmış olan bu yıllar boyunca,bize söylenmiş olduğuna göre dış dünyanın izlenimlerine karşı canlılıkla tepkide bulunmuşuzdur.öbür insanlar gibi sevincimizi ve acımızı açığa vurmuşuzdur,sevgi,kıskançlık, ve kimi zaman bizi kuvvetle saran başka tutkullar göstermişizdir;hatta büyük kişilerin bizim zekamızın ve anlaış gücümüzün kanıtları olarak tuttukları sözlerimizden kimileri anımsanır .Oysa bütün bunlar , yetişkin olduğumuz zaman hatrımızdan çıkar . Öyleyse belleğimiz bu noktada , basşa psişik fonksiyonlarımızdan nasıl geri kalıyor ? Yaşamın başka hiçbir döneminde , bellek artık izlenimleri kaydetme ve yeniden ortaya çıkarma gücünde olmamış olsaydı buna inanma nedenlerine sahiü bulunurduk.
kaynak:Sigmund Freud ,Cinsiyet Üzerine,çev A.Avni Öneş ,Say Yayınları,İstanbul,1993.
ASYA SOZKIRAN
hem bilgi edinip hem ogrenmek istiyorsaniz bir ziyarete gelin :)
2 Ocak 2017
9 Aralık 2016
Yılın Kelimesi Belirlendi!
Dictionary.com 2016 yılının kelimesini belirledi. Yabancı korkusu anlamına gelen ‘ksenofobi’ (Xenophobia), bu yılın kelimesi oldu.
4 Aralık 2016
19 Ekim 2016
YİNG YANG ASLINDA TAOİZM SEMBOLÜYMÜŞ
Taoizm (Daoizm ya da Taoculuk olarak da anılır), Laozi'nın eseri Tao Te Ching'e dayanır. Tao veya Dao (okunuşsal farklılıklar) günümüz çincesinde yol, yön, yöntem, temel, akış vs. birçok anlam barındıran bir sözcüktür. Anadoludaki Alevilikte yer bulan öğretisel "Yol" kavramına yakınlık görünür. Düşünce okulu olarak Taoizm'in kurucusu Laozi kabul edilir ve takipçisi üstad Çuangzi de bu akımın en önemli temsilcisi olmuştur.
Çin 'e ait en eski öğretilerdendir. Kimi zaman din veya bir tür ahlaki inanç olarak ele alınan öğretinin temel kitabı Dao De Çing (Yol ve Erdem Kitabı) incelendiği zaman burada klasik dinlerde bulunan ne bir "tanrı, yaratıcı vs." kavramı vardır ne de "iyi ve kötü" gibi ahlakın temelini oluşturan görüşler bulunabilir. Kitapta "Sonsuz Tao, ne anlatılabilir olandır ne de ad verilebilir olandır" der. Kitabın devamındaki anlatımlarda her şeyin durmaksızın değiştiği, dönüştüğü ileri sürülerek, ona ad vermekle, doğanın akışına aykırı olarak "sabit" veya "mutlak" bir kavram/olguya indirgenemeyeceği anlatılır. Bu kitapta Dao açıklanamaz ve ad verilemez olarak ortaya konduktan sonra "Yer ve Gök" ün kökünün "adsız/ her daim değişen" olduğunu, "Herşey" i doğuranın ise "adlı/algı meselesi" olduğunu anlatır. Duyumsama ve algıdan uzaklaştıkça, çıktıkça, Dao'nun asıl cevherine; duyumsama halinde kalındığında ise onun yalnızca beliren, dışa vurmuş algılanabilir haline tanıklık edilir, der, LaoZi. Bu haliyle doğanın ve tüm kainatın akışının kendisinin algılarla, duyumsamalarla sınırlı olamayacağı öğretinin temel vurgusu olmaktadır. Her şey karşıtıyla vardır. Değişimi sürükleyen titreşimin iki temel taşı Yin ve Yang karşıtlığıdır ve bunlar bir birinin kopmaz parçasıdır. İlerleyen sayfalarda, değişimin döngüleri, boşluk ve doluluk, karşıtların birbiriyle olan temel ilişkileri, "yer" ve "gök" ile ilgili aktarımlar, su ve dao, boşluk ve dao gibi konulardan dem vurulur. Bu öğreti en merkeze Hiçlik'i koyar (batıda gelişen "nihilizm" anlayışıyla karıştırılır). Hiçlik'ten "Bir" doğar. Bir'den de hareketi başlatan "İki" yani Yin ve Yang kopamaz karşıtları ve bu ikisinden "Herşey" türer. Tanrıcı, yaratıcı görüşü kabul eden dinlerde "yaratmak" tanrısal bir iradeyi barındırıyorken, bu öğretilerde "ondan doğmak" kendiliğinden ve zorunlu bir süreç olarak ortaya konmaktadır. Yaratan bir tanrı tarafından gönderilmiş, kutsal atfedilen bir kitabı olan herhangi bir din veya inanç mı, yoksa, halkların toplumların ortak bir kainat gözlemi ile derlenmiş bir öğreti mi olduğu yönünden bakınca, bunun klasik bir din anlayışıyla hiçbir ilişkisi olamayacağı ileri sürülmektedir. Halkların binlerce yıllık yaşam mücadelesi, merakı ve gözlemi ile oluşmuş bir öğreti olduğu görüşü; günümüzde kültürler daha dolaysız tanınmaya başlandıkça ve geçmişteki çevirilerden kaynaklanan bilinçli/ bilinçsiz adlandırmalar ayıklandıkça daha duru bir biçimde ortaya çıkmaktadır.
8 Ağustos 2016
Boş Tahta
Öğretmen derse geç kalan bir öğrenciyi kullanarak sınıftakilere yüzyılın en büyük dersini vermeye hazırlanıyordu. Eline bir tebeşir aldı büyük harflerle tahtanın sol tarafına 'sarı' ortasına 'karga' sağınada 'çınar' kelimelerini yazdı ... öğrencilere dönerek,
-evladım bu tahtada neler görüyorsunuz diye sordu .
- sol tarafta bir renk olan sarı ,ortada bir kus olan karga,sağda ise bir ağaç olan çınar yazıyor öğretmenim.
dediler. Bunun üzerine öğretmen , sınıftakilere geç kalan öğrenciye dair planını anlatarak tahtayı sildi . O demeye kalmadı rötarlı genç sınıfa girdi. Özür diledi ve yerime oturdu . Öğretmen geç kaldığı için sözlü yaparak cezalandıracağını söyledı ve tahtaya kaldırdı bomboş olan tahtanın sol tarafını göstererek :
-Oğlum , burada bir rengin adı yazıyor ,söyle bana bakalım nedir o ?
Öğrenci baktı;ama birşey göremedi . Öğretmen ısrar ettı
-Söylesene oğlum , burdaki rengin adı ne ?
-Öğretmenim birsey yok ki ?
dedi şaşkın . Hoca , plan gereği kahkaha atan sınıfa döndü ;aynı soruyu öğrencilerine sordu bu sefer oyun icabı koro halinde 'sarı! dıye bağırdılar. Öğretmen neye uğradığını şaşıran öğrenciye tekrar sordu . Çocuk korkuda elıne yüzüne bulaştırdığı o rengin adını söyledi.Sonra ortadakini sordu hoca,yine bilemedi çocuk ve arkadaşlarının dediğini tekrar etti . Son olarak 'çınar agacı' cevabını aldı öğretmen ,bununlada yetinmedıve ondan harfleri tek tek göstermesini istedi . Öğrenci ,boş tahtadaki kelimeleri bile tek tek göstermeyi başarınca tam puan aldı ve yerine oturdu .
Sosyal baskı innsana her şeyi yaptırabilir;ama herşeyi...
26 Temmuz 2016
Mağusa Limanı Şarkısı Dillerde
Önceden kıbrısın k sini bilmeyenler şimdi başladılar yavaş yavaş sorular azalmaya özellikle türkçemi konuşuyorsunuz sorusundan çok sıkılan olmuştur. 25 Temmuzda Salamis harabeleri konseri için gelen KORAY AVCI .Mağusa Limanı şarkısını iki kere söyledi ve bunun yanında Mağusa limanında şarkıyı söyleyerek video çekdiğini ve yakında youtube sayfasına atacağını belirttı teşekkürler KORA AVCI ...
Dünyadaki İlk Kilise
Dünyadaki İlk Kilise
Dünyanın ilk kilisesi Türkiye ‘de Antakya ile Reyhanlı yolu üzerinde, Habib-ün Neccar Dağı eteklerinde bulunan St. Pierre Kilisesi ‘dir ve ne zaman yapıldığına dair net bilgi bulunmamaktadır.13 metre derinliğinde, 9,5 metre genişliğinde ve 7 metre yüksekliğinden oluşan dünyanın ilk kilisesi, Antakya ‘da mağara şeklinde yapılmıştır. Tarihte Hz. İsa ‘nın dinini tanıyanlara ilk defa “Hristiyan” ismi bu kilisede verilmiştir.
Kilisenin tarihine baktığımızda Hz.İsa ‘nın 12 havarisinden olan St.Pierre, Hz. İsa ‘nın ölümünden sonra hristiyanlığı yaymaya çalıştığı bir dini merkez olmuştur. Her yıl 29 Haziran tarihinde bu kilisede tören düzenlenmektedir. Dağ içerisinde açılan tüneller ile o zamanlar yapılan baskınlardan kaçılmak için bu tüneller kullanılmıştır.
Kilisenin günümüzdeki durumuna bakacak olursak, taban mozaikleri ve parçaları sunağın sağında duvar boyamaları ile ilgili izler mevcuttur. Kayalar arasından sızan sular o zamanlar vaftiz için kullanılmıştır ancak günümüzde yer hareketleri sonucu kayalar arasından sızan su azalmıştır.
Tarihteki ilk kilise olan St.Pierre kilisesi günümüzde Antakya sınırlarında hala yer almaktadır.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
