9 Aralık 2016
Yılın Kelimesi Belirlendi!
Dictionary.com 2016 yılının kelimesini belirledi. Yabancı korkusu anlamına gelen ‘ksenofobi’ (Xenophobia), bu yılın kelimesi oldu.
4 Aralık 2016
19 Ekim 2016
YİNG YANG ASLINDA TAOİZM SEMBOLÜYMÜŞ
Taoizm (Daoizm ya da Taoculuk olarak da anılır), Laozi'nın eseri Tao Te Ching'e dayanır. Tao veya Dao (okunuşsal farklılıklar) günümüz çincesinde yol, yön, yöntem, temel, akış vs. birçok anlam barındıran bir sözcüktür. Anadoludaki Alevilikte yer bulan öğretisel "Yol" kavramına yakınlık görünür. Düşünce okulu olarak Taoizm'in kurucusu Laozi kabul edilir ve takipçisi üstad Çuangzi de bu akımın en önemli temsilcisi olmuştur.
Çin 'e ait en eski öğretilerdendir. Kimi zaman din veya bir tür ahlaki inanç olarak ele alınan öğretinin temel kitabı Dao De Çing (Yol ve Erdem Kitabı) incelendiği zaman burada klasik dinlerde bulunan ne bir "tanrı, yaratıcı vs." kavramı vardır ne de "iyi ve kötü" gibi ahlakın temelini oluşturan görüşler bulunabilir. Kitapta "Sonsuz Tao, ne anlatılabilir olandır ne de ad verilebilir olandır" der. Kitabın devamındaki anlatımlarda her şeyin durmaksızın değiştiği, dönüştüğü ileri sürülerek, ona ad vermekle, doğanın akışına aykırı olarak "sabit" veya "mutlak" bir kavram/olguya indirgenemeyeceği anlatılır. Bu kitapta Dao açıklanamaz ve ad verilemez olarak ortaya konduktan sonra "Yer ve Gök" ün kökünün "adsız/ her daim değişen" olduğunu, "Herşey" i doğuranın ise "adlı/algı meselesi" olduğunu anlatır. Duyumsama ve algıdan uzaklaştıkça, çıktıkça, Dao'nun asıl cevherine; duyumsama halinde kalındığında ise onun yalnızca beliren, dışa vurmuş algılanabilir haline tanıklık edilir, der, LaoZi. Bu haliyle doğanın ve tüm kainatın akışının kendisinin algılarla, duyumsamalarla sınırlı olamayacağı öğretinin temel vurgusu olmaktadır. Her şey karşıtıyla vardır. Değişimi sürükleyen titreşimin iki temel taşı Yin ve Yang karşıtlığıdır ve bunlar bir birinin kopmaz parçasıdır. İlerleyen sayfalarda, değişimin döngüleri, boşluk ve doluluk, karşıtların birbiriyle olan temel ilişkileri, "yer" ve "gök" ile ilgili aktarımlar, su ve dao, boşluk ve dao gibi konulardan dem vurulur. Bu öğreti en merkeze Hiçlik'i koyar (batıda gelişen "nihilizm" anlayışıyla karıştırılır). Hiçlik'ten "Bir" doğar. Bir'den de hareketi başlatan "İki" yani Yin ve Yang kopamaz karşıtları ve bu ikisinden "Herşey" türer. Tanrıcı, yaratıcı görüşü kabul eden dinlerde "yaratmak" tanrısal bir iradeyi barındırıyorken, bu öğretilerde "ondan doğmak" kendiliğinden ve zorunlu bir süreç olarak ortaya konmaktadır. Yaratan bir tanrı tarafından gönderilmiş, kutsal atfedilen bir kitabı olan herhangi bir din veya inanç mı, yoksa, halkların toplumların ortak bir kainat gözlemi ile derlenmiş bir öğreti mi olduğu yönünden bakınca, bunun klasik bir din anlayışıyla hiçbir ilişkisi olamayacağı ileri sürülmektedir. Halkların binlerce yıllık yaşam mücadelesi, merakı ve gözlemi ile oluşmuş bir öğreti olduğu görüşü; günümüzde kültürler daha dolaysız tanınmaya başlandıkça ve geçmişteki çevirilerden kaynaklanan bilinçli/ bilinçsiz adlandırmalar ayıklandıkça daha duru bir biçimde ortaya çıkmaktadır.
8 Ağustos 2016
Boş Tahta
Öğretmen derse geç kalan bir öğrenciyi kullanarak sınıftakilere yüzyılın en büyük dersini vermeye hazırlanıyordu. Eline bir tebeşir aldı büyük harflerle tahtanın sol tarafına 'sarı' ortasına 'karga' sağınada 'çınar' kelimelerini yazdı ... öğrencilere dönerek,
-evladım bu tahtada neler görüyorsunuz diye sordu .
- sol tarafta bir renk olan sarı ,ortada bir kus olan karga,sağda ise bir ağaç olan çınar yazıyor öğretmenim.
dediler. Bunun üzerine öğretmen , sınıftakilere geç kalan öğrenciye dair planını anlatarak tahtayı sildi . O demeye kalmadı rötarlı genç sınıfa girdi. Özür diledi ve yerime oturdu . Öğretmen geç kaldığı için sözlü yaparak cezalandıracağını söyledı ve tahtaya kaldırdı bomboş olan tahtanın sol tarafını göstererek :
-Oğlum , burada bir rengin adı yazıyor ,söyle bana bakalım nedir o ?
Öğrenci baktı;ama birşey göremedi . Öğretmen ısrar ettı
-Söylesene oğlum , burdaki rengin adı ne ?
-Öğretmenim birsey yok ki ?
dedi şaşkın . Hoca , plan gereği kahkaha atan sınıfa döndü ;aynı soruyu öğrencilerine sordu bu sefer oyun icabı koro halinde 'sarı! dıye bağırdılar. Öğretmen neye uğradığını şaşıran öğrenciye tekrar sordu . Çocuk korkuda elıne yüzüne bulaştırdığı o rengin adını söyledi.Sonra ortadakini sordu hoca,yine bilemedi çocuk ve arkadaşlarının dediğini tekrar etti . Son olarak 'çınar agacı' cevabını aldı öğretmen ,bununlada yetinmedıve ondan harfleri tek tek göstermesini istedi . Öğrenci ,boş tahtadaki kelimeleri bile tek tek göstermeyi başarınca tam puan aldı ve yerine oturdu .
Sosyal baskı innsana her şeyi yaptırabilir;ama herşeyi...
26 Temmuz 2016
Mağusa Limanı Şarkısı Dillerde
Önceden kıbrısın k sini bilmeyenler şimdi başladılar yavaş yavaş sorular azalmaya özellikle türkçemi konuşuyorsunuz sorusundan çok sıkılan olmuştur. 25 Temmuzda Salamis harabeleri konseri için gelen KORAY AVCI .Mağusa Limanı şarkısını iki kere söyledi ve bunun yanında Mağusa limanında şarkıyı söyleyerek video çekdiğini ve yakında youtube sayfasına atacağını belirttı teşekkürler KORA AVCI ...
Dünyadaki İlk Kilise
Dünyadaki İlk Kilise
Dünyanın ilk kilisesi Türkiye ‘de Antakya ile Reyhanlı yolu üzerinde, Habib-ün Neccar Dağı eteklerinde bulunan St. Pierre Kilisesi ‘dir ve ne zaman yapıldığına dair net bilgi bulunmamaktadır.13 metre derinliğinde, 9,5 metre genişliğinde ve 7 metre yüksekliğinden oluşan dünyanın ilk kilisesi, Antakya ‘da mağara şeklinde yapılmıştır. Tarihte Hz. İsa ‘nın dinini tanıyanlara ilk defa “Hristiyan” ismi bu kilisede verilmiştir.
Kilisenin tarihine baktığımızda Hz.İsa ‘nın 12 havarisinden olan St.Pierre, Hz. İsa ‘nın ölümünden sonra hristiyanlığı yaymaya çalıştığı bir dini merkez olmuştur. Her yıl 29 Haziran tarihinde bu kilisede tören düzenlenmektedir. Dağ içerisinde açılan tüneller ile o zamanlar yapılan baskınlardan kaçılmak için bu tüneller kullanılmıştır.
Kilisenin günümüzdeki durumuna bakacak olursak, taban mozaikleri ve parçaları sunağın sağında duvar boyamaları ile ilgili izler mevcuttur. Kayalar arasından sızan sular o zamanlar vaftiz için kullanılmıştır ancak günümüzde yer hareketleri sonucu kayalar arasından sızan su azalmıştır.
Tarihteki ilk kilise olan St.Pierre kilisesi günümüzde Antakya sınırlarında hala yer almaktadır.
19 Haziran 2016
Dört harf iki hece kaos
Bazı kişilerin kulağının aşina olmadığı bir kelimedir aslında kaos kelime anlamı :
evrenin düzene girmeden önce içinde bulunduğu, biçimden ve düzenden yoksun, uyumsuz ve karmakarışık olan durumu.
kargaşa, karışıklık. olarak geçmektedir benim düşünceme göre biz bu kısacık kelime ile hayatımızla oynuyoruz tek bir kelime bütün yaşantımızı nasıl mı etkiler ? nerde mi karmaşıklık var ? işte cevabı bize bir hayat verilmiş farklı inançlar var elbet yaratan hakkında ama sonuca bakarsak verilmiş inançlı olanlar şükür olmayan ise teşekkür etmeli. Peki bu hayat kime verildi sana bana bize herkese senin için verildi kendin için başkası için neden yaşıyayıp veya ölüyorsun başkalarını neden dinliyorsun tek doğrun kendi düşüncen olsun her zaman ama bencil ol demiyorum sadece başkalarından dinle fikir al kendininkiyle harman yap başkasının dediğini yüzde yüz uygulama ben bu söylediğimi zamana benzetiyorum aslında zamanı değiştiremezsin ama geçmişte yaşadıklarından ders alıp şimdiki düşünlerini düzeltebilirsin her zaman değerli gör kendini başkasının gözü ile değer biçme kendine kimse senden ne üstündür ne çok düşük bencil olayım derken abartma ama dediklerimi de unutma bu hayat senin sen çok değerlisin bunu okuyan herkes değerli gülecek bir şey yok çünkü gerçek sen bir mimarsın içinin ve kendi dünyanın tasarımını en iyi sen yapmalısın başkalarına verme en ufak yanlış çizim depreme neden olabilir.
9 Haziran 2016
Tourette Sendromu
Tourette sendromu, aynı şekilde tekrar tekrar meydana gelen istemsiz, hızlı, âni hareketler veya sesler içeren tiklerle karakterize edilen nörolojik veya “nörokimyasal” kalıtsal bir rahatsızlıktır. İnsanların içinden geleni istemsiz olarak dışarı vurmasıdır.
Tourette sendromu, önceleri genellikle müstehcen veya küfürlü sözlerin uygun olmayan ortamlarda söylenmesi ile karakterize edilen oldukça nadir ve garip bir sendrom olarak düşünülmüştür. Ancak, bu belirtiler Tourette sendomuna sahip küçük bir azınlıkta görülmektedir. Tourette sendromu, günümüzde nadir bir sendrom olarak düşünülmemekle beraber çoğu durumda hafif tabir edilebilecek tikler görüldüğünden doğru tanı yapılamamaktadır. Görülme sıklığı 10.000'de 4-5'tir. Çok rastlanan tikler arasında göz kırpma, öksürme, boğaz temizleme, burun çekme, hayvan sesleri cikarma vb gibi motor ve vokal tikler vardır. Tourette sendromlu kişiler, normal bir zekâya ve yaşam süresine sahiptirler. Çoğu çocukta tiklerin şiddeti ergenlikten sonra azalmaktadır ve yetişkinlikte şiddetli görüldüğü durumlar oldukça nadirdir. İsveçli şarkıcı Basshunter ve İngiltere Premier Ligi'nde Everton forması giyen ABD'li futbolcu Tim Howard'da da tourette sendromu hastalığı vardır.
Bunun hakkında izleyebileceginiz videolar :
31 Mayıs 2016
Glass Armonica Nedir?
Glassharmonika (İngilizce:Glass Harmonica), (Almanca:Glasharmonika),
(Fransızca: Armonica de verre)(Bilindiği adlar : Glass armonika)
18.yüzyılda Benjamin Franklin tarafından mekaniksel versiyonu icat
edilmiş ve "armonica"(armonika) adını koymuştur.İtalyancada "armonica"
harmoni demektir. Parmakların ıslatılmasından sonra dönen düzenek
üzerindeki bardaklara sürterek ses çıkarır.
Franklin'in Armonikası
Franklin tarafından1761 yılında tamamen yeniden yapılarak düzenlendi ve Franklin adını İtalyanca harmoni kelimesinden gelen armonica(armonika) koydu ve Londra cam üfleyicisi Charles James ile çalıştı ve bir tane yaptılar. 1762 de dünyaya tanıtma galasında Marianne Davies tarafından çalınmıştır.
Franklin'in pedallı versiyonunda yatay olarak 37 kase demir bir dingile tutturuldu.Bu pedal ayakla dönüyordu.Ses ıslak ellerle kenarlara dokunularak çıkarılıyordu.Kenarlar akord etmek için farklı renklere boyanmıştı. A'nın koyu mavi , B'nin mor , C'nin kırmızı , D'nin turuncu , E'nin sarı , F'nin yeşil , G'nin mavi ve tesadüfel gelen bemol ve diyezler beyazdı.
Franklin'in Armonikası
Franklin tarafından1761 yılında tamamen yeniden yapılarak düzenlendi ve Franklin adını İtalyanca harmoni kelimesinden gelen armonica(armonika) koydu ve Londra cam üfleyicisi Charles James ile çalıştı ve bir tane yaptılar. 1762 de dünyaya tanıtma galasında Marianne Davies tarafından çalınmıştır.
Franklin'in pedallı versiyonunda yatay olarak 37 kase demir bir dingile tutturuldu.Bu pedal ayakla dönüyordu.Ses ıslak ellerle kenarlara dokunularak çıkarılıyordu.Kenarlar akord etmek için farklı renklere boyanmıştı. A'nın koyu mavi , B'nin mor , C'nin kırmızı , D'nin turuncu , E'nin sarı , F'nin yeşil , G'nin mavi ve tesadüfel gelen bemol ve diyezler beyazdı.
Yasaklanmış ve Delirten Enstrüman: Glass Armonica
18.yüzyılda Benjamin Franklin tarafından bulunan "Glass armonica" enstrüman dan çıkan notalar yüzünden müzisyenler ve dinleyecilerin delirdiği gözlendiği için tamamen yasaklamıştır (yada korku yüzünden insanlar çalmayı bırakmıştır). Armonica dan çıkan sesin insan beyni ve kulaklarıyla bilinmeyen bi etkileşimi olduğu varsayılıyor çünkü çıkan ses 1000 ve 4000 hertz aralığında. 4000 hertz altında sesleri insan beyni sağ ve sol kulak arasındaki tam nirengi noktası bulamadığı "katman/safha farklılığına"(phase differences) yol açıyor. Yani sesin nerden geldiğini anlayamayan beyin ambale oluyor buda duyma problemlerine yol açıyor. Bazı insanlarda deliliğe, depresyona ve birbirleri arasında iletişimde kavgaya kadar götürdüğü söyleniyor.
30 Mayıs 2016
Bunalımın bile avantajları var
Son araştırmalara araştırmalara bakacak olursak , umudunu yitirmek insanların daha sağlıklı düşünmelerini sağlıyor ;ayrıca dikkatlerini yoğunlaştırmalarına yardım ediyor ve sorun çözme becerilerini geliştiriyor . New south wales üniversitesinde psikoloji profösörü olan Joe Forgas çok yaratıcı bir deney yaptı : Sydneydeki küçük bir kırtasiyede , kasanın yanındaki tezgaha oyuncak askerler,plastik hayvanlar ve minyatür arabalar ıvır zıvır şeyler yerleştirdi . Dükkan dan çıkan müşterilerin tezgahdaki ürünlerden hatırlayabildikleri kadarını saymalarını isteyerek hafızalarını test etti . Fakat işin içinde bir bit yenliği vardı. Havanın kapalı ve yağmurlu olduğu günlerde Forgas dükkanda Verdinin Requiem ini çaldı güneşli olduğu gündeyse Gilbert ve Sullivanın neşeli parçalarını sonuç iç karartıcı ortamda bulunan dört kat daha iyi hatrlamıştı yağmur onları mutsuzlaştırmış mutsuzlukları onların daha dikkatli olmalaarını sağlamıştı.
Anti depresana ihtiyacı varmı yokmu anlamak için hatırlatıcı yöntem
majör depresyonun sekiz özellğiğ için ingilterede kullanılan kısaltma SİGE CAPS .SIG doktorların reçete yazmak için kullandıkları kısaltmadı E enerjiyi temsil eder,Caps ise kapsülleri . Harflerin her biri septomların kısaltmasıdır S=uyuku azalması/ artması , C=konsantrasyon bozukluğu ,A=iştah değişikliği yada hareketlerde yavaşlık ,S=intihar eğilimi düşünce .Bu hastalar geneşde antidepresanlara olumlu tepki verirler
29 Mayıs 2016
Şiddet İçerikli Yıldızı Sönük Bir Tutam Öğüt
Bir ampülün içine gırmekti derdi
ve kızartmak kendini tellerde
Derdiniz nedir sizin kuzum
Diye sordum güveye
Bu töresel birseymi falan nedir ?
Bu camla kaplı bir ampül değilde
Bir mum olsaydı eğer
Kömür olmuştun şimdiye
Hiç sağ duyun yokmu senin
var,hemde istemediğin kadar
Diye cevapladı güve
Ama bazen gına geliyor
Sağ duyudan sıkılıyoruz
Hep aynı sıradanlıktan
Ve güzelliğe acıkıyoruz
Ve heycana ateş güzel
Bizde biliyoruz
Çok yaklaşırsak
Bizi öldürecegini
Ama ne farkederki
Yeğdir bir anlığına
Mutlu olmak ve
Güzellikte yanmak
Uzun uzadıya yaşayıpta
Müebbet sıkıntıdan
Bizde bu yüzden bütün ömrümüzü
Tek bir küçük rulouya sarıyor
Ardından o ruloyu yakıyoruz
Bunun içindir yaşam
Yeğdir bir anlığına güzelliğin parçası
Olmamaktan bizim yaşamaya tavrımız
Haydan gelen huya gider
Yaşamlarımız insanların aşırı gelişipte
Hayattan zevk almaz olmadan
Öncekı hallerine benzer ve daha
Ben onu bu felsefeden
Caydırmaya fırsat bulmadan kurban etti kendini
eski bir pro çakmağının üzerinde onunla aynı fikirde değilim ben olsam mutluluğunun yarısını ve ömrünün iki katını yeğlerdim ama aynı zamanda onun kendini kızartmak istediği kadar çok istediğim birşeyin olmasını isterdim
Pulsuz Dilekçe
Sevgili anneciğim, babacığım;Bütün duygu ve düşüncelerimi dile getirebilseydim, size şunları söylemek isterdim:
Sürekli bir büyüme ve değişme içindeyim. Sizin çocuğunuz olsam da sizden ayrı bir kişilik geliştiriyorum. Beni tanımaya ve anlamaya çalışın.
Deneme ile öğrenirim. Bana ayak uydurmakta güçlük çekebilirsiniz. Oyunda, arkadaşlıkta ve uğraşlarımda özgürlük tanıyın. Beni her yerde, her zaman koruyup kollamayın. Davranışlarımın sonuçlarını kendim görürsem daha iyi öğrenirim. Bırakın kendi işimi kendim göreyim. Büyüdüğümü başka nasıl anlarım?
Büyümeyi çok istiyorsam da ara sıra yaşımdan küçük davranmaktan kendimi alamıyorum. Bunu önemsemeyin. Ama siz beni şımartmayın. Hep çocuk kalmak isterim sonra. Her istediğimi elde edemeyeceğimi biliyorum. Ancak siz verdikçe almadan edemiyorum. Bana yerli yersiz söz de vermeyin. Sözünüzü tutamayınca sizlere güvenim azalıyor.
Bana kesin ve kararlı davranmaktan çekinmeyin. Yoldan saptığımı görünce beni sınırlayın. Koyduğunuz kurallar ve yasakların hepsini beğendiğimi söyleyemem. Ancak, hiç kısıtlanmayınca ne yapacağımı şaşırıyorum. Tutarsız davrandığınızı görünce hem bocalıyor, hem de bundan yararlanmadan edemiyorum.
Öğütlerinizden çok davranışlarınızdan etkilendiğimi unutmayın. Beni eğitirken ara sıra yanlışlar yapabilirsiniz. Bunları çabuk unuturum. Ancak birbirinize saygı ve sevginizin azaldığını görmek beni yaralar ve sürekli tedirgin eder.
Çok konuşup çok bağırmayın. Yüksek sesle söylenenleri pek duymam. Yumuşak ve kesin sözler bende daha iyi iz bırakır. "Ben senin yaşında iken..." diye başlayan söylevleri hep kulak ardına atarım.
Küçük yanılgılarımı büyük suçmuş gibi başıma kakmayın. Bana yanılma payı bırakın. Beni, korkutup sindirerek, suçluluk duygusu aşılayarak uslandırmaya çalışmayın. Yaramazlıklarım için beni kötü çocukmuşum gibi yargılamayın. Yanlış davranışım üzerinde durup düzeltin. Ceza vermeden önce beni dinleyin. Suçumu aşmadığı sürece cezama katlanabilirim.
Beni dinleyin. Öğrenmeye en yatkın olduğum anlar, soru sorduğum anlardır. Açıklamalarınız kısa ve özlü olsun. Beni yeteneklerimin üstünde işlere zorlamayın. Ama başarabileceğim işleri yapmamı bekleyin. Bana güvendiğinizi belli edin. Beni destekleyin; hiç değilse çabamı övün. Beni başkalarıyla karşılaştırmayın; umutsuzluğa kapılırım.
Benden yaşımın üstünde olgunluk beklemeyin. Bütün kuralları birden öğretmeye kalkmayın; bana süre tanıyın. Yüzde yüz dürüst davranmadığımı görünce ürkmeyin. Beni köşeye sıkıştırmayın; yalana sığınmak zorunda kalırım. Sizi çok bunaltsam bile soğukkanlılığınızı yitirmeyin. Kızgınlığınızı haklı görebilirim, ama beni aşağılamayın. Hele başkalarının yanında onurumu kırmayın. Unutmayın ki ben de sizi yabancıların önünde güç durumlara düşürebilirim.
Bana haksızlık ettiğinizi anlayınca açıklamaktan çekinmeyin. Özür dileyişiniz size olan sevgimi azaltmaz; tersine, beni size daha çok yaklaştırır. Aslında ben sizleri olduğunuzdan daha iyi görüyorum. Bana kendinizi yanılmaz ve erişilmez göstermeye çabalamayın. Yanıldığınızı görünce üzüntüm büyük olur.
Biliyorum, ara sıra sizi üzüyor, belki de düş kırıklığına uğratıyorum. Bana verdikleriniz yanında benden istediklerinizin çok olmadığını da biliyorum. Yukarıda sıraladığım istekler size çok geldiyse bir çoğundan vazgeçebilirim; yeter ki beni ben olarak seveceğinize olan inancım sarsılmasın.
Benden "Örnek çocuk" olmamı istemezseniz, ben de sizden kusursuz ana-baba olmanızı beklemem. Sevecen ve anlayışlı olmanız bana yeter.
Sizin çocuğunuz olarak doğmak elimde değildi. Ama seçme hakkım olsaydı, sizden başka kimsenin çocuğu olmak istemezdim.
Sevgiler,
Çocuğunuz.
Sürekli bir büyüme ve değişme içindeyim. Sizin çocuğunuz olsam da sizden ayrı bir kişilik geliştiriyorum. Beni tanımaya ve anlamaya çalışın.
Deneme ile öğrenirim. Bana ayak uydurmakta güçlük çekebilirsiniz. Oyunda, arkadaşlıkta ve uğraşlarımda özgürlük tanıyın. Beni her yerde, her zaman koruyup kollamayın. Davranışlarımın sonuçlarını kendim görürsem daha iyi öğrenirim. Bırakın kendi işimi kendim göreyim. Büyüdüğümü başka nasıl anlarım?
Büyümeyi çok istiyorsam da ara sıra yaşımdan küçük davranmaktan kendimi alamıyorum. Bunu önemsemeyin. Ama siz beni şımartmayın. Hep çocuk kalmak isterim sonra. Her istediğimi elde edemeyeceğimi biliyorum. Ancak siz verdikçe almadan edemiyorum. Bana yerli yersiz söz de vermeyin. Sözünüzü tutamayınca sizlere güvenim azalıyor.
Bana kesin ve kararlı davranmaktan çekinmeyin. Yoldan saptığımı görünce beni sınırlayın. Koyduğunuz kurallar ve yasakların hepsini beğendiğimi söyleyemem. Ancak, hiç kısıtlanmayınca ne yapacağımı şaşırıyorum. Tutarsız davrandığınızı görünce hem bocalıyor, hem de bundan yararlanmadan edemiyorum.
Öğütlerinizden çok davranışlarınızdan etkilendiğimi unutmayın. Beni eğitirken ara sıra yanlışlar yapabilirsiniz. Bunları çabuk unuturum. Ancak birbirinize saygı ve sevginizin azaldığını görmek beni yaralar ve sürekli tedirgin eder.
Çok konuşup çok bağırmayın. Yüksek sesle söylenenleri pek duymam. Yumuşak ve kesin sözler bende daha iyi iz bırakır. "Ben senin yaşında iken..." diye başlayan söylevleri hep kulak ardına atarım.
Küçük yanılgılarımı büyük suçmuş gibi başıma kakmayın. Bana yanılma payı bırakın. Beni, korkutup sindirerek, suçluluk duygusu aşılayarak uslandırmaya çalışmayın. Yaramazlıklarım için beni kötü çocukmuşum gibi yargılamayın. Yanlış davranışım üzerinde durup düzeltin. Ceza vermeden önce beni dinleyin. Suçumu aşmadığı sürece cezama katlanabilirim.
Beni dinleyin. Öğrenmeye en yatkın olduğum anlar, soru sorduğum anlardır. Açıklamalarınız kısa ve özlü olsun. Beni yeteneklerimin üstünde işlere zorlamayın. Ama başarabileceğim işleri yapmamı bekleyin. Bana güvendiğinizi belli edin. Beni destekleyin; hiç değilse çabamı övün. Beni başkalarıyla karşılaştırmayın; umutsuzluğa kapılırım.
Benden yaşımın üstünde olgunluk beklemeyin. Bütün kuralları birden öğretmeye kalkmayın; bana süre tanıyın. Yüzde yüz dürüst davranmadığımı görünce ürkmeyin. Beni köşeye sıkıştırmayın; yalana sığınmak zorunda kalırım. Sizi çok bunaltsam bile soğukkanlılığınızı yitirmeyin. Kızgınlığınızı haklı görebilirim, ama beni aşağılamayın. Hele başkalarının yanında onurumu kırmayın. Unutmayın ki ben de sizi yabancıların önünde güç durumlara düşürebilirim.
Bana haksızlık ettiğinizi anlayınca açıklamaktan çekinmeyin. Özür dileyişiniz size olan sevgimi azaltmaz; tersine, beni size daha çok yaklaştırır. Aslında ben sizleri olduğunuzdan daha iyi görüyorum. Bana kendinizi yanılmaz ve erişilmez göstermeye çabalamayın. Yanıldığınızı görünce üzüntüm büyük olur.
Biliyorum, ara sıra sizi üzüyor, belki de düş kırıklığına uğratıyorum. Bana verdikleriniz yanında benden istediklerinizin çok olmadığını da biliyorum. Yukarıda sıraladığım istekler size çok geldiyse bir çoğundan vazgeçebilirim; yeter ki beni ben olarak seveceğinize olan inancım sarsılmasın.
Benden "Örnek çocuk" olmamı istemezseniz, ben de sizden kusursuz ana-baba olmanızı beklemem. Sevecen ve anlayışlı olmanız bana yeter.
Sizin çocuğunuz olarak doğmak elimde değildi. Ama seçme hakkım olsaydı, sizden başka kimsenin çocuğu olmak istemezdim.
Sevgiler,
Çocuğunuz.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)



