19 Ekim 2016

YİNG YANG ASLINDA TAOİZM SEMBOLÜYMÜŞ

Taoizm (Daoizm ya da Taoculuk olarak da anılır), Laozi'nın eseri Tao Te Ching'e dayanır. Tao veya Dao (okunuşsal farklılıklar) günümüz çincesinde yol, yön, yöntem, temel, akış vs. birçok anlam barındıran bir sözcüktür. Anadoludaki Alevilikte yer bulan öğretisel "Yol" kavramına yakınlık görünür. Düşünce okulu olarak Taoizm'in kurucusu Laozi kabul edilir ve takipçisi üstad Çuangzi de bu akımın en önemli temsilcisi olmuştur.
Çin 'e ait en eski öğretilerdendir. Kimi zaman din veya bir tür ahlaki inanç olarak ele alınan öğretinin temel kitabı Dao De Çing (Yol ve Erdem Kitabı) incelendiği zaman burada klasik dinlerde bulunan ne bir "tanrı, yaratıcı vs." kavramı vardır ne de "iyi ve kötü" gibi ahlakın temelini oluşturan görüşler bulunabilir. Kitapta "Sonsuz Tao, ne anlatılabilir olandır ne de ad verilebilir olandır" der. Kitabın devamındaki anlatımlarda her şeyin durmaksızın değiştiği, dönüştüğü ileri sürülerek, ona ad vermekle, doğanın akışına aykırı olarak "sabit" veya "mutlak" bir kavram/olguya indirgenemeyeceği anlatılır. Bu kitapta Dao açıklanamaz ve ad verilemez olarak ortaya konduktan sonra "Yer ve Gök" ün kökünün "adsız/ her daim değişen" olduğunu, "Herşey" i doğuranın ise "adlı/algı meselesi" olduğunu anlatır. Duyumsama ve algıdan uzaklaştıkça, çıktıkça, Dao'nun asıl cevherine; duyumsama halinde kalındığında ise onun yalnızca beliren, dışa vurmuş algılanabilir haline tanıklık edilir, der, LaoZi. Bu haliyle doğanın ve tüm kainatın akışının kendisinin algılarla, duyumsamalarla sınırlı olamayacağı öğretinin temel vurgusu olmaktadır. Her şey karşıtıyla vardır. Değişimi sürükleyen titreşimin iki temel taşı Yin ve Yang karşıtlığıdır ve bunlar bir birinin kopmaz parçasıdır. İlerleyen sayfalarda, değişimin döngüleri, boşluk ve doluluk, karşıtların birbiriyle olan temel ilişkileri, "yer" ve "gök" ile ilgili aktarımlar, su ve dao, boşluk ve dao gibi konulardan dem vurulur. Bu öğreti en merkeze Hiçlik'i koyar (batıda gelişen "nihilizm" anlayışıyla karıştırılır). Hiçlik'ten "Bir" doğar. Bir'den de hareketi başlatan "İki" yani Yin ve Yang kopamaz karşıtları ve bu ikisinden "Herşey" türer. Tanrıcı, yaratıcı görüşü kabul eden dinlerde "yaratmak" tanrısal bir iradeyi barındırıyorken, bu öğretilerde "ondan doğmak" kendiliğinden ve zorunlu bir süreç olarak ortaya konmaktadır. Yaratan bir tanrı tarafından gönderilmiş, kutsal atfedilen bir kitabı olan herhangi bir din veya inanç mı, yoksa, halkların toplumların ortak bir kainat gözlemi ile derlenmiş bir öğreti mi olduğu yönünden bakınca, bunun klasik bir din anlayışıyla hiçbir ilişkisi olamayacağı ileri sürülmektedir. Halkların binlerce yıllık yaşam mücadelesi, merakı ve gözlemi ile oluşmuş bir öğreti olduğu görüşü; günümüzde kültürler daha dolaysız tanınmaya başlandıkça ve geçmişteki çevirilerden kaynaklanan bilinçli/ bilinçsiz adlandırmalar ayıklandıkça daha duru bir biçimde ortaya çıkmaktadır.